Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Donald Trump, her zaman borsayı kişisel bir skor tablosu gibi görmüştür. İlk başkanlık döneminde, S&P 500’deki her zirveyi bir zafer olarak kutlamış, 401(k) hesaplarına övgüler düzerek Amerikan halkını piyasa düşüşlerinde hisse senedi alımına teşvik etmiştir.
Fed Başkanı Jerome Powell’ı düşüşlerden sorumlu tutmuş ve bir noktada onu görevden almayı bile düşünmüştü. Şimdi ise ikinci dönemine hazırlanırken, S&P 500’ü ekonomik gündeminin merkezi yapma niyetinde.
Wall Street İçin Hem İyi Hem Kötü
Wall Street için bu durum hem iyi hem de kötü. 2023’ün başından bu yana %50’lik dev bir yükseliş yaşayan S&P 500’ün bu muazzam çıkışı, Trump’ın borsaya olan takıntısının boğa piyasasını sürdürebileceği konusunda yatırımcıları umutlandırıyor. Ancak, yatırımcılar risklerin de farkında.
Trump’ın ekonomik planlarının büyük bir bedeli var: Tarife artışları, şirketler için vergi kesintileri ve göçmenlik politikalarında sert bir duruş. Stratejistler, enflasyonun artması, daha yavaş büyüme ve büyüyen bütçe açığı konusunda alarm veriyorlar.
Seçim Sonrası Wall Street Hızla Hisse Senetlerine Yöneldi
Trump’ın 5 Kasım’daki seçim zaferi, piyasaları ateşledi. S&P 500, Seçim Günü sonrası tarihindeki en iyi günü yaşarken, sadece bir haftada ABD hisse senedi fonlarına 56 milyar dolar girdi. Bu, Bank of America stratejistlerine göre Mart ayından bu yana görülen en büyük giriş.
Nasdaq 100 ve Dow Jones da bu ralliden faydalandı ve üç ana endeks de rekor zirvelere ulaştı; ancak son üç günde biraz geri çekilme yaşandı.
Bu rallinin etkileyici olmasının bir nedeni, Trump’ın politikalarının yatırımcılar için pek de hoş bir melodi olmamış olması. Trump’ın önerileri arasında tüm ithalatlara %10 ile %20 arasında tarife ve Çin mallarına %60’a kadar vergi getirilmesi yer alıyor.
UBS ekonomistleri, bu önlemlerin S&P 500 karlarını %10 oranında azaltabileceğini ve genel bir piyasa geri çekilmesine yol açabileceğini söylüyor. Barclays analistleri ise, evrensel tarifenin 2025 yılına kadar karlar üzerinde %3.2’lik bir kayba yol açabileceği konusunda uyarıyor.
İthalata Bağlı Şirketler Baskı Altında
İthalata dayalı şirketler zaten bu baskıyı hissediyor. Nasdaq Golden Dragon Çin Endeksi, ABD borsalarında işlem gören ve büyük Çinli şirketlerle iş yapan firmaları takip ederken, Seçim Günü’nden bu yana %8.9 düştü.
Coca-Cola, PepsiCo ve Hasbro gibi büyük markalar ise %5.5 ile %7 arasında düşüş yaşadı. JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon, Trump’ın ticaret politikalarındaki dikkatli yaklaşımını vurgulayarak, başkan seçilen Trump’ın piyasayı mahvetmekten kaçınacağını düşünüyor.
Ancak, Trump’ın tarifelerle ilişkisi genellikle tahmin edilemez olmuştur. İlk dönemi boyunca, tarifeleri piyasa tepkilerine göre pazarlık unsuru olarak kullanmış, bazen uygulamış bazen de geri çekmiştir.
Bu Artık 2017 Değil
Trump’ın ilk dönemiyle yapılan karşılaştırmalar cazip olsa da yanıltıcıdır. Ekonomi büyük ölçüde değişti. Trump göreve geldiğinde, S&P 500 sadece 2016’da %9.5’lik küçük bir kazanç elde etmişti. Faiz oranları neredeyse sıfırdaydı ve maliye politikası büyüme için alan sunuyordu.
Bugün ise durum tamamen farklı. S&P 500, 2022’nin sonundan bu yana %53 oranında bir artış gösterdi ve 2024 yılında 50’den fazla rekor zirveye ulaştı. Faiz oranları şu anda %4.5 ile %4.75 arasında ve Federal Rezerv, bu yıl faiz indirimi yapmayı pek düşünmüyor.
BCA Research’ün baş jeopolitik stratejisti Marko Papic, Trump’ın ikinci döneminin ilk dönemi yansıtmayacağını düşünüyor. “Trump 2.0, göçü ve maliye politikasını kısıtlayacak,” diye yazan Papic, Amerika’nın ekonomik avantajının iki temel itici gücünün – açık sınırlar ve agresif harcama – şu anda sınırlı olduğunu belirtiyor.
Büyük Bir Teşvik Paketi Yok
Trump, 2017’deki vergi indirimi ve harcama paketleriyle büyük bir teşvik başlatmıştı, ancak ikinci dönemi için benzer bir mali büyüme planı sınırlı. Vergi kesintileri ve harcama paketlerinin olmaması, büyümeyi teşvik etme kapasitesini sınırlıyor.
Tahvil Piyasası Uyarı Veriyor
Tahvil piyasasında ise uyarı işaretleri beliriyor. Yatırımcılar, daha yüksek bütçe açıkları ve artan enflasyon bekleyerek, hazine tahvillerine yönelik bir satışa geçiyorlar. Eğer tahvil faizleri yükselirse, bu durum hisse senetlerini olumsuz etkileyebilir.
Kazançlar: Çift Taraflı Bir Kılıç
Kurumsal kazançlar, piyasanın son on yılındaki rallinin temel direği olmuştur, ancak geleceğe dair beklentiler solmuş gibi görünüyor. Bloomberg Intelligence verilerine göre, kazanç revizyon momentumunun düşüşe geçtiği ve bu göstergenin son bir yılın en düşük seviyesine geldiği görülüyor.
S&P 500 şirketleri, üçüncü çeyrekte %8.5’lik bir kazanç artışı kaydetti, ancak gelecek yıl için öngörülen kazanç artışı yalnızca %15 civarında. Bu, bu yıl %8’lik bir büyümeye kıyasla decent görünüyor, ancak önceki yıllarda görülen tipik %26’lık düşüşle karşılaştırıldığında, kazanç daralmasının daha kısa ve hafif olduğu söylenebilir.
Şirketler, 2025 yılı tahminleriyle ilgili rehberlik sağlamaktan çekiniyor. Federal Rezerv politikalarının belirsizliği, Çin ekonomisinin duraklaması ve maliye politikalarındaki belirsizlik, piyasa tahminlerini zorlaştırıyor. Morgan Stanley’nin baş ABD hisse senedi stratejisti Mike Wilson, birçok şirketin 2025 tahminlerine ilişkin yorum yapmaktan kaçındığını ve bu durumun analistleri zor bir durumda bıraktığını belirtiyor.
Enerji ve Malzeme Sektörleri Baskı Altında
Enerji ve malzeme sektörleri, bu belirsizlikten en fazla etkilenen alanlar arasında. Düşen ham petrol fiyatları, analistlerin sektör için kazanç tahminlerini aşağı çekmelerine neden oldu. Enerji hariç, S&P 500’ün kazançları üçüncü çeyrekte yıllık %11 civarında büyümesi bekleniyor.