Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Donald Trump, Xi Jinping ile “en iyi arkadaş olabileceklerini” iddia etti. Çin ile ilişkilerini büyük bir övgü ve ardından klasik bir Trump eleştirisiyle özetledi: Çin’in ABD’yi “soydurmakla” suçladı. Bu açıklamalar, 2018’den bu yana devam eden ve modern tarihin en sert ekonomik çatışmalarından biri haline gelen ABD-Çin ticaret savaşının bir devamı olarak görülüyor. Ancak Trump’ın Xi’ye yönelik övgüleri ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği, yalnızca dostane bir bağdan çok daha fazlasını içeriyor.
Ticaret Savaşının Başlangıcı: Gümrük Tarifeleri ve Söz Verilen Anlaşmalar
ABD-Çin ticaret savaşı, Trump’ın başkanlık dönemiyle başladı. 2018’de Trump, Çin’e 34 milyar dolarlık gümrük tarifesi uygulayarak Pekin’i fikri mülkiyet hırsızlığı ve haksız ticaret uygulamalarıyla suçladı. Çin, hemen karşılık vererek aynı miktarda gümrük tarifesi koydu ve bu da ticaret savaşının fitilini ateşledi. 2019’a gelindiğinde, ABD, Çin’den yapılan 250 milyar dolarlık ithalat üzerine tarifeler koymuştu. Çin de 110 milyar dolarlık ABD malını hedef aldı.
Ancak tüm bu gerginliklerin içinde, 2020’nin Ocak ayında, her iki taraf da duraklama noktasına geldi. Taraflar, ticaret gerilimlerini hafifletmeyi amaçlayan “Aşama Bir” ticaret anlaşmasını imzaladı. Anlaşmaya göre, Çin, ABD malı alımlarını 200 milyar dolar artırmayı kabul ederken, ABD de Çin ürünlerine uygulanan 120 milyar dolarlık tarifeleri düşürmeyi vaat etti. Ancak bu anlaşma, temel sorunları çözmeye yetmedi. Çin’in ABD’den satın aldığı mallar artmadığı gibi, uygulanan tarifeler de değişmeden kaldı.
Biden Dönemi ve Trump’ın Dönüşü
Joe Biden yönetimi, Trump’ın uyguladığı tarifelere devam etti. Biden, Çin’in stratejik sektörlerini hedef alarak yeni tarifeler ekledi. Elektrikli araçlar ve tıbbi malzemeler gibi kritik alanlar, ek gümrük tarifelerinin hedefi oldu. 2021 yılı itibariyle, Çin’e uygulanan tarifeler 300 milyar doları geçmişti.
2024 yılında, ABD yeni bir gümrük tarifesi dalgası başlattı. Temiz enerji ve yarı iletkenler, ABD çıkarları açısından kritik öneme sahip sektörlerdi ve bu alanlar tarifelerin hedefi oldu. Ancak asıl büyük değişiklik, Trump’ın 2025’te Beyaz Saray’a geri dönmesiyle yaşanabilir. Trump, Çin mallarına %60 oranında tarifeler uygulamayı vaat etti ve Çin’in ABD’deki yatırımlarına yönelik daha fazla denetim yapılacağını belirtti.
Çin’in Yaptırımları ve Küresel Ekonomik Etkiler
2025 yılına girerken, Çin, 28 ABD şirketine ihracat kısıtlamaları uygulamaya başladı. Bu liste, Lockheed Martin ve Boeing Defense gibi büyük savunma şirketlerini içeriyor. Eğer Trump’ın vaat ettiği tarifeler gerçek olursa, ABD’de enflasyon daha da artabilir. Ayrıca, yıllarca süren tedarik zinciri kesintilerinin ardından, küresel ekonomik sistem daha fazla baskı altında kalabilir.
Trump’ın Çin ile ilişkilerdeki sert tutumu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda küresel politikada da büyük etkiler yaratabilir. Ticaret savaşlarının geleceği, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkilerle sınırlı kalmayacak, dünya ekonomisini de derinden etkileyecek gibi görünüyor.