Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Euro Bölgesi ekonomisi, 2023 yılına itibariyle önemli bir duraklama evresine girmiş durumda. Avrupa Komisyonu, bölgenin 2025 yılına dair büyüme tahminini yeniden aşağı yönlü revize etti ve bu revize, bölgedeki ekonomik toparlanmanın ne kadar zorlandığını bir kez daha gözler önüne seriyor. 2025 yılı için tahmin edilen büyüme oranı yalnızca %1,3, 2024 için ise %0,8 olarak belirlenmiş durumda. Bu oran, bölgenin potansiyelinin oldukça altında ve Avrupa’nın ekonomik geleceğine dair ciddi soru işaretleri oluşturuyor.
Büyüme Farkı: Avrupa ve ABD Arasındaki Gelişim Uçurumu
Karşılaştırmak gerekirse, ABD ekonomisi 2026 yılına kadar yılda %2 civarında sürekli bir büyüme tahmin ediyor. Oysa Euro Bölgesi, sadece birkaç yıl önce çok daha parlak tahminlerle ilerliyordu. Avrupa’nın ekonomik durumu, büyüme beklentilerindeki zayıflıkla birlikte, Trump’ın Avrupa’ya yönelik uygulamayı planladığı %10’luk tarifelerin bölge için büyük riskler oluşturduğuna dair uyarıları da beraberinde getiriyor. Bu tarifelerin hayata geçmesi halinde, Avrupa’nın ihracat odaklı ekonomileri büyük darbe alabilir.
İspanya’nın Başarıya Giden Yolu: Tek Umutlu Ekonomi
İspanya, Euro Bölgesi’nde büyüme gösteren tek ülke olarak öne çıkıyor. Bu yıl için %3 büyüme, 2025 için ise %2,3 büyüme tahmin ediliyor. Ancak, Almanya ve Fransa gibi büyük ekonomiler ise ekonomik daralma ve bütçe açıklarıyla mücadele ediyor. Almanya, Avrupa’nın endüstriyel kalbi olarak bilinse de, ekonomik daralma tehlikesiyle karşı karşıya. Fransa ise, bütçe açıkları ve siyasi zorluklarla boğuşuyor. Avrupa Komisyonu’nun sonbahar tahminlerine göre, Avrupa ekonomisi uzun bir duraklama döneminin ardından sadece mütevazı bir büyüme gösteriyor.
Ticaret Savaşları Euro Bölgesi için Felakete Yol Açabilir
Ticaret savaşları, Euro Bölgesi için şu anda hiç de gerekli bir şey değil. Trump’ın Avrupa mallarına uygulamayı planladığı %10’luk tarifeler, bölgedeki ihracat odaklı ekonomilere büyük zarar verebilir. Almanya, Euro Bölgesi’nin endüstriyel kalbi olarak tarifelerden en fazla etkilenecek ülke olabilir. Bundesbank Başkanı Joachim Nagel, bu tarifelerin Almanya’nın GSYH’sinin %1’ini kaybetmesine yol açabileceğini öngörüyor. Allianz sigorta şirketi ise Almanya’nın yıllık ihracatında yaklaşık 25 milyar euro değerinde bir risk olduğuna dikkat çekiyor.
Bunun yanı sıra, Avrupa’nın diğer küçük tedarikçileri de bu tarifelerden olumsuz etkilenebilir. Fransa’daki şarap üreticilerinden, İtalya’daki makine üreticilerine kadar birçok firma, bu tarifeler nedeniyle zorluklarla karşılaşacak. Enerji krizinin ve pandemiden sonraki toparlanmanın zaten darbe vurduğu bir ekonomiye daha büyük bir darbe vurulması, bölgedeki ekonomik toparlanma çabalarını tamamen yok edebilir.
Endüstriyel Üretim: Euro Bölgesi’nin Omurgası Çökmeye Başladı
Euro Bölgesi’nin endüstriyel üretimi, son yıllarda büyük zorluklar yaşıyor. Pandemi sonrası toparlanmaya çalışan sektör, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle artan enerji fiyatları nedeniyle büyük bir darbe aldı. Bugün ise sektörü tehdit eden yeni bir faktör daha var: ABD’nin planladığı tarifeler. Almanya, enerjiye dayalı sanayisi ile özellikle savunmasız durumda. Diğer Euro Bölgesi ülkeleri, ağır sanayiye daha az bağımlı olsa da bu krizden etkileniyor.
Euro Bölgesi’nin açık ekonomisi, dış ticaretin zarar görmesi halinde çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir. Korumacılığın artması, küresel ticareti tehdit ederken, Avrupa’nın bu krizden en çok etkilenecek bölgelerden biri olması bekleniyor.
Enflasyon ve Bütçeler: Çifte Tehdit
Enflasyon, Euro Bölgesi’nde biraz sakinleşmiş olsa da hala önemli bir tehdit olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu, 2024’te enflasyonun %2,4 ve 2025’te ise %2,1 seviyelerine gerilemesini bekliyor. Ancak bu oranlar, hükümetlerin bütçe açıklarıyla mücadele etmesini engellemiyor. Daha düşük büyüme, vergi gelirlerinin azalmasına yol açacak ve daha yüksek faiz oranları, hükümetlerin borçlanma maliyetlerini artıracak. Fransa’nın bütçe açığı, 2024’te %5,2’ye inmesi bekleniyor, ancak 2026’da geçici vergi indirimlerinin sona ermesiyle birlikte açık yeniden artabilir.
Avrupa Merkez Bankası (ECB): İkinci Bir Yokuş Çıkıyor
ECB, faiz oranlarını geçen yıl %4’e çıkararak enflasyonla mücadele etti, ancak bu yıl faiz oranlarını tekrar düşürmeye başladı. Şu anda %3,25 olan mevduat faizi, daha fazla faiz indirimi bekliyor. Ancak bu adımların etkisi yavaş. ECB’nin temkinli hareket etmesi, bölge ekonomisinin daralmasını daha da derinleştirebilir.
İklim Değişikliği: Yeni Bir Risk Faktörü
İklim değişikliği de Euro Bölgesi’nin karşılaştığı başka bir tehdit. Son dönemde İspanya’da meydana gelen sel felaketi, yüzlerce can kaybına ve büyük altyapı hasarlarına yol açtı. Avrupa Komisyonu, iklim felaketlerinin tedarik zincirlerini bozabileceğini, gıda üretimini etkileyebileceğini ve enflasyonu yeniden körükleyebileceğini uyarıyor.
Küresel Bağlam: ABD Ekonomisi Avrupa’yı Geride Bırakıyor
Amerika Birleşik Devletleri, Euro Bölgesi’ne göre daha hızlı bir büyüme yolunda ilerliyor. Goldman Sachs, ABD’nin 2025’te %2,5, Euro Bölgesi’nin ise %0,8 büyümesini bekliyor. Ayrıca, ABD’nin iş gücü verimliliği 2019’dan bu yana yıllık %1,7 oranında artarken, Avrupa’nın verimlilik artışı yalnızca %0,2’de kalmış durumda. Trump’ın planladığı ticaret politikaları, ABD’nin küresel büyüme üzerindeki etkisini pek fazla etkilemese de, Euro Bölgesi için büyük riskler taşıyor.
Amerika’da faiz oranları düşürülmesi beklenirken, ECB temkinli bir şekilde faiz indirimlerine gitmeyi planlıyor. Avrupa’nın büyüme sorunları devam ederken, gelişmekte olan piyasalarda ise para politikaları daha esnek olabiliyor. Ancak Avrupa için bu durum pek fazla bir rahatlama sağlamıyor.