Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Altın, yaklaşık iki yıldır, çoğu yatırımcının piyasa sağlığı için bir “akıl sağlığı testi” olarak gördüğü 200 günlük hareketli ortalamasının üzerinde kalma başarısını sürdürerek nadir görülen bir rekora imza attı. Bu sıra dışı performans, yatırımcıların yakın zamanda metale olan ilgilerini azaltmayacağının bir işareti.
Altın rallisi, üst üste dokuz haftalık kazanç serisiyle daha da ivmelendi. Bu durum, son elli yılda yalnızca beş kez gerçekleşti ve 2,601 dokuz haftalık periyodun sadece %0.19’unda görüldü. Geçmişteki dört örneğin her birinde, altının bu serinin ardından bir, üç, altı, on iki ve hatta iki yıl sonra bile yükselmeye devam etmesi, mevcut durumun gücünü teyit ediyor.
Makroekonomik Zemin ve Portföy Değişimi
Altının ralliye devam etme motivasyonu, küresel ekonomik ve politik ortamdan kaynaklanıyor. Dünya genelindeki gevşek mali ve parasal politikalar, merkez bankası bağımsızlığına yönelik siyasi müdahalelerle birleşince, enflasyon korkularını artırıyor. Bu durum, reel faiz oranlarını sürekli olarak düşürerek, sıfır getirili bir varlık olan altını, çoğu devlet tahvilinden daha güvenilir bir bahis haline getiriyor.
60/40 Portföyünün Sonu
Geleneksel %60 hisse senedi / %40 tahvil portföy modeli cazibesini yitirirken, analistler ve yatırımcılar portföylerini %60 hisse senedi / %20 tahvil / %20 alternatif varlık (altın ve kripto gibi) modeline doğru kaydırıyor.
- Tahviller Artık Koruma Sağlamıyor: Enflasyon, artan hükümet borçları ve jeopolitik riskler nedeniyle, tahviller eskisi gibi bir riskten korunma aracı olmaktan çıktı. Bu faktörler, hisse senetleri ve tahvillerin sıklıkla aynı yönde hareket etmesine neden oluyor.
- Altının Kabulü: VettaFi araştırma başkanı Todd Rosenbluth’a göre, bu durum “hisse senedi dışı, sabit gelir dışı ürünlerin daha fazla benimsenmesine” yol açıyor. Sprott’tan Steve Schoffstall da, piyasada “altının kabulüne doğru bir kayma” yaşandığını belirtiyor ve çoğu kişinin fiziksel altına %5 ila %15 arasında bir tahsisatla iyi konumlandığını ifade ediyor.
Talep Patlaması ve Finansal Yeniden Konumlanma
Altın, yakın zamanda $4,300’ün üzerine çıkarak tarihi zirveye ulaştı ve Ocak ayından bu yana %60’tan fazla değer kazandı. Bu yükseliş; merkez bankası alımları, dolardan arındırma (de-dollarization) çabaları ve yatırımcıların “debasement trade” (paranın değer kaybından korunma) olarak adlandırdığı işlemlerle destekleniyor.
- ETF Rekorları: Bu ralli, Altın ETF’lerine (SPDR Gold Shares – GLD ve iShares Gold Trust – IAU) rekor düzeyde sermaye akışıyla eşleşti. Dünya Altın Konseyi’ne göre, Eylül ayında altın ETF’lerine $11 milyar ile şimdiye kadarki en büyük aylık giriş gerçekleşti. Ekim ortasına kadar GLD tek başına ek $1.3 milyar çekti.
- Sermaye Yeniden Dağılımı: Sprott’un verilerine göre, bu yıl altın fonlarına toplam giriş $38 milyarı aşmış durumda. Bu seviyedeki sermaye yeniden tahsisi, yatırımcıların mali belirsizlik ve değişken itibari para piyasaları karşısında sert varlıklara yöneldiğini gösteriyor.
Altın, 200 günlük hareketli ortalamasının iki yıldır üzerinde kalarak, üst üste dokuz haftalık kazanç serisi ve milyarlarca dolarlık fon girişiyle, piyasaların basılı hiçbir şeye güvenmediği bir dönemde “istikrarın” ne anlama geldiğini yeniden yazıyor. Altının değerinin bir formülü olmamasına rağmen, beş yılda iki katından fazla, on yılda ise %250’nin üzerinde artması, “ne kadar yüksek çok yüksek?” sorusunu cevaplamayı her zamankinden daha zor hale getiriyor.
