2025’e Giderken Çin’in Ekonomik Görünümü: Karışık ve Belirsiz

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.

2025 yılına doğru Çin’in ekonomik görünümüne bakmak, çelişkilerle dolu karmaşık bir tabloya bakmak gibi. Dünya Bankası, Çin’in gelecek yılki GSYH büyüme beklentisini %4,5’e yükselterek 0,4 puanlık bir artış öngördü.

Bu, kağıt üzerinde iyi görünüyor olabilir. Ancak yakından bakıldığında bu iyimserliğin pamuk ipliğine bağlı olduğu açık. Pekin’den gelen vaatler büyük, ama sonuçlar? Pek de beklentileri karşılamıyor.

2024 için Dünya Bankası, GSYH büyüme tahminini %4,9’a çıkardı; bu, Çin’in resmi hedefi olan %5’in biraz altında. İlk dokuz ayda ekonominin %4,8 büyüdüğü düşünülürse fena değil.

Ancak zayıf iç talep, deflasyonist baskılar ve darbe yemiş emlak piyasası gibi temel sorunlar, bu iyimserliğe ciddi bir darbe indiriyor. Xi Jinping liderliğindeki Pekin yönetimi reformlar ve mali düzenlemeler açıkladı, ancak eleştirmenler bunun sadece laf olduğunu, eylemin yetersiz kaldığını söylüyor.

Zayıf Talep, Büyük Vaatler ve Daha Büyük Sorular

Çin’in ekonomik sıkıntılarının kökleri, hane halkı servetini sarsan ve iç talebi sekteye uğratan üç yıllık emlak piyasası çöküşüne dayanıyor. Xi’nin yüksek teknoloji üretimine ve sanayiye yönelme çabaları ise güven yaratmakta pek başarılı olamadı.

İhracat, ekonomiyi dengede tutan dayanaklardan biri olarak önemini koruyor. Ancak Donald Trump’ın yeniden başkanlığa hazırlanması, bu alanda büyük bir darbeye yol açabilir. Trump’ın dönüşü, Çin’e %60’a varan gümrük tarifeleri uygulama tehdidini de beraberinde getiriyor ve bu, iki ülke arasındaki ticarette 570 milyar dolarlık bir kayba neden olabilir.

Dünya Bankası, geleneksel teşvik politikalarının Çin’i bu darboğazdan çıkaramayacağını belirtiyor. Sağlık, eğitim ve emeklilik sistemi dahil her alanda daha derin reformlara ihtiyaç var. Ayrıca, uzun zamandır ekonomik hareketliliğe engel olan hukou kayıt sistemi de ayrı bir sorun.

Orta Sınıfın Kırılganlığı

Bir diğer kritik mesele ise orta sınıfın durumu. Dünya Bankası’nın 2010-2021 dönemine dair ekonomik hareketlilik raporu karamsar bir tablo çiziyor: Yarım milyardan fazla insan orta sınıf statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya.

Son 40 yılda Çin’in 800 milyon insanı yoksulluktan çıkardığı monumental bir başarı olarak kaydediliyor. Ancak bugün nüfusun %38,2’si, günde 6,85 dolar (2017 satın alma gücü paritesiyle) kazanan ve yoksulluk sınırına yakın bir “kırılgan orta sınıf” kategorisinde yer alıyor. Bu gruptakiler, ekonomik güvenceye sahip değil.

Genel tablo ise şöyle: Çin’in 1,4 milyarlık nüfusunun %17’si yoksul, %32,1’i “güvenli orta sınıf” olarak değerlendiriliyor. Geriye kalan büyük çoğunluk ise finansal açıdan hâlâ istikrarsız.

Jeopolitik Gerilimler: Trump, Tarifeler ve Bölgesel Gerginlikler

Xi Jinping’in iç sorunları yeterince zorluyken, bir de jeopolitik fırtına kapıda. Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, Pekin’in görmek istemediği bir kabus senaryosu. ABD Başkanı, Çin ürünlerine yönelik baskıyı artırmayı ve yarı iletkenler, yapay zeka, kuantum bilişim gibi ileri teknoloji ürünler üzerindeki ihracat kontrollerini sıkılaştırmayı planladığını açıkça belirtti.

Trump’ın son tarifeleri uyguladığı dönemde Çin ekonomisi çok daha iyi durumdaydı. Ancak şu anda aşırı borç, deflasyon ve emlak piyasasındaki krizle mücadele eden Çin, bu tür bir ticaret savaşına karşı çok daha savunmasız. Ayrıca sadece ticaret savaşları değil; ABD’nin Tayvan ve Güney Çin Denizi konusundaki sert tutumu, Küba Füze Krizi’ni andıracak bir çıkmaz korkusu yaratıyor.

Rusya, Ukrayna ve ABD-Rusya Yakınlaşması

Ukrayna savaşı, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Avrupa, Çin’in Rusya’ya verdiği algılanan destekten dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda. Trump’ın Çin’i çatışmayı sonlandırmaya çağırması ise yeni bir karmaşıklık katmanı ekliyor.

Xi Jinping, zor bir seçimle karşı karşıya: Vladimir Putin’e bir anlaşma için baskı yaparsa “sınırsız dostluklarını” riske atacak. Yapmazsa, Avrupa’yı daha da uzaklaştıracak. Ayrıca kimsenin öngöremediği bir olasılık da mevcut: ABD ve Rusya’nın olası bir yakınlaşması.

Trump’ın Moskova’ya yanaşma fikri çok da uzak bir ihtimal değil ve bu, Pekin için felaket anlamına gelebilir. Böyle bir değişim, Xi’nin Putin’le olan dostluğunu zayıflatırken, ABD’nin Çin’e karşı rekabetini artırmak için kaynaklarını serbest bırakmasına yol açabilir.

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Bu sitede yer alan tüm bilgiler haber ve bilgilendirme amaçlı olup yatırım tavsiyesi değildir.Çok riskli bir yatırım aracı olan kripto paralara kaybına tahammül edemeyeceğiniz bir yatırım yapmaktan kaçınınız.
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.