Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
ABD’de ilk Solana borsa yatırım fonunu (ETF) piyasaya sürme yarışı hız kazanıyor. Canary Capital, Franklin Templeton, VanEck, Fidelity, Grayscale, CoinShares ve Bitwise gibi önde gelen varlık yöneticileri, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) güncellenmiş S-1 kayıt belgeleri sundu. Bu başvurular sıfırdan yapılmış yeni teklifler değil, önceki dosyaların detaylandırılmış hâli. Ancak sektör gözlemcileri, bu denli çok sayıda güncellenmiş başvurunun aynı anda yapılmasını “perde arkasında ciddi gelişmeler yaşandığının göstergesi” olarak yorumluyor. Bloomberg analisti James Seyffart da söz konusu yoğunluğun, SEC’in birden fazla şirketle eş zamanlı çalıştığının kanıtı olduğunu belirtiyor.
Başvurulardaki güncellemeler yüzeysel değil, aksine staking stratejileri, ücret yapıları ve itfa mekanizmaları gibi teknik detaylar içeriyor. Örneğin Grayscale, fon yönetim ücreti olarak %2,5 talep edeceğini ve bunun Solana tokenleriyle ödeneceğini açıkladı. Bazı başvurularda ise yatırımcıların ETF hisselerini nakit yerine Solana olarak geri alabilmesini sağlayacak “in-kind” itfa modellerine yer verildi. Bu, kripto ETF’lerinde yeni bir döneme işaret ediyor.
Canary Capital’in güncellenmiş dosyasında öne çıkan en kritik detaylardan biri, Marinade Select’in tek yetkili staking sağlayıcı olarak atanması oldu. Bu, bir ABD ETF’inde ilk kez net bir kurumsal staking çerçevesinin tanımlanması anlamına geliyor. Belgede, fonun Solana varlıklarının büyük bölümünün en az iki yıl boyunca Marinade aracılığıyla stake edileceği, elde edilen ödüllerin ise kesintilerden sonra otomatik olarak yeniden stake edilerek fonun net varlık değerini yükselteceği ifade ediliyor. Böylece ETF, yalnızca pasif bir yatırım ürünü olmanın ötesine geçip getiri sağlayan bir araç hâline dönüşüyor.
Güncellenmiş belgelerde saklama (custody) düzenlemeleri de detaylandırıldı. Varlıkların sıcak ve soğuk cüzdanlar arasında bölüştürüleceği, özel anahtarların yalnızca saklama kuruluşunda bulunacağı ve yatırımcıların doğrudan tokenlara erişemeyeceği belirtildi. Ancak olası riskler —örneğin siber saldırılar, sistem arızaları veya validator hataları— açıkça yatırımcılara bildirildi. Şeffaflık adına, ETF’nin web sitesinde günlük olarak net varlık değeri, fon portföyü ve payların prim ya da iskontolu işlem görüp görmediği paylaşılacak.
Ayrıca yeni başvurular, olası slashing, ağ kesintileri, validator başarısızlıkları veya fonun belirli fork ve airdropları reddedebilme ihtimali gibi riskleri daha açık şekilde ele alıyor. Bu durum, fon sağlayıcılarının SEC ile çatışma yerine iş birliği yaklaşımını benimsediğini ve düzenleyicinin taleplerine uyum sağlama isteğini gösteriyor.
Tüm bu gelişmeler, Solana’nın artık yalnızca bireysel yatırımcıların ilgisini çeken deneysel bir blockchain değil, kurumsal düzeyde ürünlere konu olabilecek “ciddi bir varlık” olarak görüldüğünü kanıtlıyor. Eğer SEC onay verirse, yatırımcılar Bitcoin ve Ethereum’dan sonra Solana’ya da düzenlenmiş piyasalarda ETF aracılığıyla erişebilecek. Özellikle staking’in kabul edilmesi hâlinde, bu fonlar geleneksel ETF’lerden farklı olarak düzenlenmiş çerçevede getiri sağlayan ilk ürünler olacak.
Sonuç hâlâ belirsizliğini koruyor. Ancak art arda gelen güncellenmiş başvurular, sürecin hızlandığına işaret ediyor. SEC’in vereceği karar sadece Solana ETF’lerinin değil, ABD’de kripto ETF ekosisteminin genel geleceğini de şekillendirecek.



