Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Chainlink, tokenleştirilmiş varlık pazarının 2030 yılına kadar 16 trilyon dolara kadar yükselebileceğini öngörüyor. Bu tahmin, varlık yöneticileri ve zenginlik danışmanlarının, müşterilerin kripto paralara olan talepleri doğrultusunda giderek daha fazla baskı altında kalmalarından kaynaklanıyor.
Ancak talebe rağmen, birçok geleneksel varlık yöneticisi, dijital yatırımları portföylerine dahil etme konusunda zorluklar yaşıyor. Bu durum, varlıkların güvenliğini ve risklerini değerlendirme konusundaki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.
Tokenleştirilmiş Varlıklar
Tokenleştirilmiş varlıklar, blockchain üzerinde fiziksel veya geleneksel finansal varlıkların dijital temsilleridir. İyileştirilmiş likidite, daha iyi şeffaflık ve daha verimli risk yönetimi gibi avantajlar sunarlar. Ancak, bu varlıkların değerlendirilmesi karmaşık bir süreçtir. Altyapı teknolojisi ve güvenlik risklerini göz önünde bulundurmak, varlık yöneticileri için zorluklar doğuruyor. Bu karmaşıklık, birçok varlık yöneticisini duraksamaya itiyor.
Pazar, neredeyse her finansal aracı kapsayacak şekilde büyük bir potansiyele sahip. Tahminler, 2030 yılına kadar tüm varlıkların %5-10’unun dijital olacağını ve tokenleştirilmiş varlıkların 10 ila 16 trilyon dolarlık bir kısmı oluşturacağını gösteriyor. Şu anda, halka açık blockchain’lerde tokenleştirilmiş varlıkların toplam değeri yaklaşık 147 milyar dolar ve bu pazarın %97’sini stablecoin’ler oluşturuyor.
Kurumsal Yatırımcıların Beklentileri
BNY Mellon ve Celent tarafından yapılan bir araştırma, kurumsal yatırımcıların %97’sinin tokenizasyonun varlık yönetimini devrim niteliğinde değiştireceğine inandığını gösteriyor. BlackRock CEO’su Larry Fink, 11 adet spot Bitcoin ETF’sinin onaylanmasını finansal piyasalardaki devrimin ilk adımı olarak tanımladı ve her finansal varlığın tokenleştirilmesinin ikinci adım olacağını vurguladı.
Gerçek Zamanlı Settle ve Küresel Likidite
Tokenleştirilmiş varlıklar, birçok sektörde benimseniyor. Dünya Ekonomik Forumu, 2027 yılına kadar küresel GSYİH’nın %10’unun blockchain üzerinde saklanabileceğini öngörüyor. Blockchain’ler, işlemlerin aynı anda gerçekleştirilmesini ve sonuçlandırılmasını sağlar, bu da 24/7 ticaret ve küresel likidite havuzlarına anında erişim imkanı sunar.
Akıllı sözleşmeler, önceden tanımlanmış koşullara dayalı olarak işlemleri otomatikleştirebilir. Bu, işlem sürelerini kısaltırken operasyonel sıkıntıları azaltır. Geleneksel finans, işlemlerin iki günde sonuçlandığı T+2 sistemi ile çalışırken, blockchain sayesinde T+0 sonuçlandırma mümkün hale geliyor ve karşı taraf risklerini önemli ölçüde azaltıyor.
İsveç Merkez Bankası, gerçek zamanlı ödeme işlemleri sağlama potansiyeline sahip bir e-krona üzerinde denemeler yapıyor.
Tokenizasyonun Avantajları
Tokenizasyon, küresel likiditeyi ve sermaye verimliliğini artırıyor. Blockchain’lerin, yürütme ve sonuçlandırma için evrensel bir standart belirlemesi, anında erişilebilir küresel likidite havuzları oluşturabilir. Ayrıca, geleneksel olarak likit olmayan varlıklara likidite kazandırabilir. Örneğin, gayrimenkul tokenleştirilebilir, böylece paylı mülkiyet sağlanabilir ve bu da yatırımcı tabanını genişletir.
Sonuç olarak, tokenleştirilmiş varlıklar, varlık yönetimi alanında devrim niteliğinde fırsatlar sunuyor. Ancak, bu potansiyeli gerçekleştirmek için varlık yöneticilerinin gerekli bilgi ve deneyime sahip olmaları kritik bir öneme sahip. Tokenizasyon, finansal dünyayı yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor ve bu sürecin bir parçası olmak için varlık yöneticilerinin adapte olmaları gerekecek.
