Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Uluslararası Para Fonu (IMF), bu yılın sonunda küresel kamu borcunun 100 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Bu, dünya genelindeki gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yaklaşık %93’üne denk geliyor.
Borç Yükünün Kaynağı
Bu devasa borç yükünün arkasında Amerika ve Çin gibi iki büyük ekonomi var. IMF’nin en son Mali İzleme Raporu, bu ülkelerin harcamalarını adeta sınırsız bir şekilde artırdığını gösteriyor.
Ülkeler hâlâ ateşle oynuyor
IMF, durumun daha da kötüleşmesini bekliyor ve küresel kamu borcunun 2030 yılına kadar GSYİH’nin neredeyse %100’üne ulaşabileceğini öngörüyor. Brezilya, Fransa, İtalya, Güney Afrika ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin de borçlarının artması bekleniyor.
“Beklemek riskli,” diyen IMF, yüksek borç seviyelerine sahip ülkelerin genellikle piyasalardan geri tepmelerle karşılaştığını ve finansal şoklar karşısında bütçelerini yönetmenin zorlaştığını hatırlatıyor.
IMF’nin “borç riski” çerçevesi, en kötü senaryoda neler olabileceğini gösteriyor. Aşırı bir ekonomik felaket durumunda, borcun üç yıl içinde GSYİH’nin %115’ine fırlayabileceği bulunmuş. Bu, normal koşullarda öngördüklerinden 20 puan daha yüksek. Neden? Çünkü bugünkü borç seviyeleri, zayıf ekonomik büyüme veya daha sıkı mali koşullar gibi gelecekteki sorunları daha da artırıyor.
Gelişmiş Ülkeler ve Yükselen Pazarlar
Pandemi sırasında borç seviyeleri hızla artan gelişmiş ekonomiler, şu an borçlarını %134 seviyesinde stabilize etmiş görünüyor. Ancak, gelişmekte olan ülkeler bu kadar şanslı değil. Bu ülkelerin borç seviyeleri GSYİH’nin %88’ine yükseliyor. IMF, bu ülkelerin mali durumlarını düzeltme konusunda pek umutlu değil.
Yavaşlayan enflasyon ve düşen faiz oranları bir nebze rahatlama sağlasa da, hükümetlerin mali sıkıntılarını çözmek için acele etmediği görülüyor. IMF’nin uyarısı? Mevcut borcu stabilize etme planları “çok yetersiz.”
ABD’nin Küresel Ekonomideki Etkisi
ABD’nin yüksek faiz oranları, diğer ülkeler için yaşamı zorlaştırıyor. Artan dolar, dolar cinsinden emtiaların fiyatını yükseltiyor ve bu da herkesin borçlarını geri ödemesini zorlaştırıyor. Bu nedenle BRICS ülkeleri, doları tahtından indirmek istiyor.
IMF’nin mali işler direktörü Vitor Gaspar, “ABD’deki yüksek ve belirsiz faiz oranları, dünyanın diğer bölgelerindeki finansman maliyetlerini etkiliyor,” dedi.
Çin’deki beklenenden büyük bir yavaşlamanın ciddi küresel riskler yaratabileceği de belirtiliyor. UK Hazine Bakanı Jeremy Hunt’ın son iki mali açıklamasında yaptığı 20 milyar sterlin (25 milyar dolar) işgücü vergisi kesintilerine dikkat çekiliyor.
Seçimlerin Mali Politikalara Etkisi
IMF, bu yıl 88 ülkede seçmenlerin sandığa gideceğini hatırlatıyor. Bu ülkeler, dünya nüfusunun ve GSYİH’sinin yarısından fazlasını temsil ediyor. IMF, bu seçimlerin mali politikaları nasıl etkileyeceğinden endişeli. Rapor, “Son birkaç on yılda, devlet harcamalarının artırılmasına destek, siyasi yelpazenin her kesiminde artış gösterdi,” diyor.
Seçim yıllarında hükümetler genellikle mali disiplinlerini gevşetiyor. Tarihsel olarak, mali politikalar seçim yıllarında daha da rahatlıyor ve hükümetler daha fazla harcama yapıyor.