Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Çin ekonomisi, zorlu bir yıl geçiriyor ve bu zorluklar derinleşmeye devam ediyor. Ülke, bir yandan içsel ekonomik zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, diğer yandan dışarıdan gelen ticaret baskılarıyla karşı karşıya. Çin liderliği, bu olumsuz tablonun üstesinden gelmek için tarihi mali adımlar atmayı planlıyor. Ancak yapılan bu hamleler, ekonominin içinde bulunduğu çıkmazı tam olarak aşmak için yeterli olmayabilir.
Çin hükümeti, 2025 yılı için %4 bütçe açığı hedefini belirledi. Bu, ülkenin tarihindeki en büyük bütçe açığı hedefi olma özelliğini taşıyor. İlk başta 2024 yılı için belirlenen %3’lük açığa ek olarak, 2025’te Çin’in ekonomiye daha fazla para enjekte etmesi bekleniyor. Bu ek harcamanın 1.3 trilyon yuan (179,4 milyar dolar) civarında olması tahmin ediliyor. Ancak bu adımlar, Çin’in büyüme hızındaki düşüşü telafi etmek için yeterli olmayabilir. Ülkenin ekonomik büyüme hedefi ise %5 seviyesinde tutuldu. Bu hedef, birçok analist tarafından daha çok beklentileri yönetme amacıyla konulmuş bir hedef olarak değerlendiriliyor, çünkü Çin’in yaşadığı içsel ve dışsal sıkıntılar göz önüne alındığında bu hedefe ulaşmak oldukça zor görünüyor.
Çin’in büyüme sorunlarının ardında birkaç temel faktör bulunuyor. Öncelikle, Çin’in inşaat sektörü ciddi bir kriz içinde. Gayrimenkul fiyatlarındaki düşüş ve sektördeki borç batağı, yatırımların azalmasına ve işsizlik oranlarının artmasına yol açtı. Yerel yönetimlerin borçları ise sürdürülemez seviyelere ulaşmış durumda. Tüketici harcamalarındaki duraklama ve iş dünyasının şüpheleri, Çin’in hızlı bir ekonomik toparlanma yaşaması için ciddi engeller oluşturuyor.
Dış ticaret açısından da Çin zorluklarla karşı karşıya. Özellikle ABD ile ticaret savaşının yeniden alevlenmesi, Çin’in ihracatını tehdit ediyor. Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönmesiyle birlikte, Çin ürünlerine uygulanacak agresif tarifeler ve vergi artışları, Çin’in ekonomisini daha da olumsuz etkileyebilir. Trump’ın önerileri arasında Çin ürünlerine %10’luk genel ithalat vergisi ve %60’lık cezalandırıcı vergiler yer alıyor. Bu durumda Çin’in ABD’ye yaptığı yıllık 400 milyar dolarlık ihracatının büyük bir kısmı riske girecek.
Çin’in ekonomi yönetimi, tüm bu olumsuzluklara karşı karşıya kalırken, hükümetin finansal ve para politikası adımları da büyük bir önem taşıyor. Merkez Bankası, uzun süredir uyguladığı “temkinli” para politikasını gevşetmeye karar verdi. Bu değişiklik, faiz indirimleri ve piyasaya likidite enjeksyonları beklentilerini artırmış durumda. Ancak bu adımlar, Çin’in borç yükünü hafifletmek ve ekonomiyi toparlamak için yeterli olmayabilir.
Çin, tüm bu ekonomik zorluklarla mücadele etmeye çalışırken, ülkenin geleceği oldukça belirsiz bir hale gelmiş durumda. Her ne kadar maliye ve para politikası araçları devreye girmiş olsa da, Çin’in karşı karşıya olduğu zorlukları aşması, hiç de kolay görünmüyor.