Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Filistin topraklarında on yıllardır süren işgal, abluka ve zulüm politikalarıyla küresel vicdanı sarsan İsrail, şimdi de İran’a yönelik geniş çaplı bir askeri saldırı başlatarak Ortadoğu’da yeni bir savaşın kapısını araladı. Cuma sabahı gerçekleştirilen ve “önleyici saldırı” adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan bu askeri operasyon, İsrail’in saldırgan dış politikasının bir uzantısı olarak değerlendiriliyor. Saldırı haberiyle birlikte küresel piyasalar derinden sarsılırken, dünya genelinde güvenlik endişeleri tırmandı.
Finans piyasaları, savaş senaryolarının etkisiyle güvenli limanlara yöneldi; risk algısı yükseldi. İsrail’in eylemleri, yalnızca bölgesel istikrarı değil, aynı zamanda küresel barışı da tehdit eden tehlikeli bir tırmanışı temsil ediyor. Polymarket gibi tahmin platformlarında yapılan bahisler, İran’ın karşılık verme olasılığını %50’nin üzerinde gösterirken, savaş riskinin önümüzdeki günlerde daha da artabileceği yönünde beklentiler güç kazandı.
İsrail, Savaş Suçları İşlemeye Devam Ediyor: Sivil Hedefler de Vuruldu
İsrail’in saldırısı, İran’ın çeşitli şehirlerinde çok sayıda askeri ve sivil hedefin vurulmasıyla sonuçlandı. İsrail savaş uçakları, aralarında Natanz nükleer tesisinin de bulunduğu en az 100 noktaya saldırı düzenledi. İran’ın başkenti Tahran dahil olmak üzere çeşitli bölgelerde çok sayıda sivil binanın hedef alınması, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi.
İran devlet televizyonu ve uluslararası medya, sivil konutlarda can kayıplarının yaşandığını, kurtarma ekiplerinin enkaz altında kalanları çıkarmaya çalıştığını bildirdi. Bu saldırılar, İsrail’in yalnızca askeri değil, sivilleri de hedef alan bir savaş stratejisi izlediğini ve bu yönüyle savaş suçu işlediğini gösteriyor.
Filistin’de Zulüm Sürerken Yeni Cephe Açıldı
İsrail’in yıllardır Gazze’de ve işgal altındaki Batı Şeria’da uyguladığı şiddet, kuşatma ve ayrımcı politikalar devam ederken, şimdi de İran’a saldırarak Ortadoğu’daki kaosu derinleştirmeyi hedeflediği görülüyor. Filistin halkı hâlâ temel yaşamsal ihtiyaçlara ulaşamazken, İsrail rejimi yeni savaşlarla dikkatleri kendi işlediği insan hakları ihlallerinden uzaklaştırmaya çalışıyor.
İran’dan Tepki: ‘İsrail Cezasız Kalmayacak’
Saldırılarda aralarında İran Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami ve Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri’nin de bulunduğu üst düzey isimlerin öldüğü bildirildi. İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, yaptığı açıklamada İsrail’i “kirli bir savaş” başlatmakla suçladı ve “Rejim şiddetli bir cezaya hazır olmalı” dedi. İran halkı da sokaklara dökülerek bu saldırganlığa karşı tepki gösterdi.
İranlı yetkililer, İsrail’in sivil hedeflere saldırarak “şeytani doğasını” bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı. İran’ın misilleme hazırlığı yaptığı bildirilirken, uzmanlar bölgedeki gerilimin daha büyük çatışmalara dönüşebileceği konusunda uyarıyor.
ABD’den Mesafe, Ama Destek Sinyali
Her ne kadar ABD, saldırıya doğrudan müdahil olmadığını açıklasa da, uzun süredir İsrail’e verdiği kayıtsız şartsız destek göz önüne alındığında, bu tutum samimiyetle karşılanmıyor. Eski Başkan Donald Trump, “İran’ın nükleer bomba sahibi olmasına izin veremeyiz” diyerek İsrail’in yanında olduklarını ima etti. Bu söylemler, barışı tesis etmek yerine çatışmayı körükleyen bir yaklaşımın devam ettiğini gösteriyor.
Küresel Barış Tehlikede: Dünya Sessiz Kalmamalı
İsrail’in İran’a yönelik saldırısı, yalnızca iki ülke arasında bir çatışma değil; aynı zamanda uluslararası hukukun, insan haklarının ve küresel barışın sistematik şekilde ihlalidir. İsrail’in saldırgan tutumu, yıllardır Filistin’de uyguladığı zulmün ve işgal politikalarının uluslararası toplum tarafından yeterince karşılık bulmamasının bir sonucudur.
Bu noktada dünya kamuoyunun sessizliği, İsrail’in yayılmacı politikalarına zımni bir onay niteliği taşımaktadır. Tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların acilen harekete geçerek İsrail’i durdurması, yalnızca Filistin ve İran halkları için değil, dünya barışı için de tarihi bir sorumluluktur.