Canlı sohbete katılmak, haber, uzman görüşü ve piyasa sinyallerini anında almak için TELEGRAM, TWITTER, FACEBOOK, INSTAGRAM’dan bizi takip edin.
Bitcoin’in fiyatı, rekor bir süre olan 42 gün boyunca 100.000 doların üzerinde seyretti, ancak 112.000 dolar seviyesini aşamadı. Spot borsa yatırım fonlarından (ETF’ler) gelen talep yüksek olsa da, zincir üstü veriler hem uzun vadeli sahiplerden hem de gün içi traderlardan önemli bir satış baskısı olduğunu gösteriyor ve bu da piyasayı 100.000 ila 110.000 dolar arasında dar bir aralıkta sıkışıp kalmasına neden oluyor.
Blockchain analiz platformu Glassnode’a göre, bir yıldan az süredir BTC tutan cüzdanlar, son dönemdeki kar alımlarının ön saflarında yer alıyor. Pazartesi günü, bu grup toplam gerçekleşen karın %83’ünden sorumluydu; sadece altı ila on iki ay aralığında tutanlar 904 milyon dolar değerinde Bitcoin elden çıkardı. Bu rakam, bu yaş grubunun 2025’teki en yüksek ikinci gerçekleşen karını temsil ediyor.
Grafik ayrıca, on yıldan fazla süredir tutan sahiplerden elde edilen karların azaldığını gösteriyor; bu en eski adresler ya piyasadan çıktı ya da hareketsiz kalmayı tercih ediyor. Bu arada, kısa vadeli sahip aktivitesi, özellikle 1 hafta-1 ay ve 1 ay-3 ay aralıklarında, hala yüksek seviyelerde olup, tekrarlanan fiyat tavanlarına katkıda bulunuyor.
Kısa vadeli sahiplerin işlem aktivitesi yılın başlarında en yüksek seviyesindeydi. Ancak, bir yıldan fazla BTC tutanlar olarak tanımlanan uzun vadeli sahipler, sadece geçen hafta 1,2 milyar dolarlık bir zirve karı elde etti.
Kar Alıcılar Piyasa Volatilitesini Kısıtlıyor
10x Research’ün kurucusu Markus Thielen’e göre, alıcı talebi ile yükseklerdeki satışlar arasındaki bu çekişme, volatiliteyi sıkıştırıyor. Thielen, Perşembe günü müşterilerine gönderdiği notta, “Uzun vadeli OG yatırımcılar, istikrarlı ETF kaynaklı talebe satış yapmaya devam ederek, girişleri etkili bir şekilde emiyor ve fiyat hareketini kontrol altında tutuyor,” dedi. “Bu dinamik, volatilitede bir sıkışmaya yol açtı, ancak bir kırılma kaçınılmaz.”
CryptoQuant’ın 30 günlük hareketli grafiği, net ETF girişlerinin Haziran ayında 128.000 BTC arttığını gösteriyor; bu, 2024 başından bu yana en güçlü birikim dönemi. Bu artış, önceki haftalarda görülen daha mütevazı 36.000 BTC girişinden önce geliyor.
Ancak, ETF’ler büyük miktarda arzı emerken bile, merkezi borsalardaki balina aktivitesi de arttı. Binance borsa rezervleri, sadece 24 saat içinde 2,3 milyar dolardan 4,59 milyar dolara büyük BTC girişleri gördü ve bu durum ETF birikim penceresiyle çakıştı. Eşzamanlı hareket, yüksek net değerli bireylerin, fonların veya gelişmiş ticaret masalarının pozisyonlarından çıkmadığını, aksine likidite erişimi için varlıkları yeniden konumlandırdığını gösteriyor.
Bazı analistler, bu girişlerin mutlaka düşüş eğilimini yansıtmadığını savunuyor. Bunun yerine, ETF fiyatlandırması ile spot piyasalar arasında arbitraj yapmaya hazırlanan piyasa yapıcılarla ilişkili olabileceğini belirtiyorlar.
Madencilik tarafında ise, IntoTheBlock verileri, madenci cüzdanlarındaki toplam bakiyenin sadece 20 gün içinde yaklaşık 30.000 BTC azaldığını, Mayıs sonunda 1,94 milyondan Haziran ortasında 1,91 milyona düştüğünü gösteriyor. Analistlere göre, madencilerin toplam spot hacmindeki payı şu anda 2022’den bu yana en düşük seviyesinde, bu da fiyat yönü üzerindeki etkilerini azalttı.
Bitcoin Piyasa Çatışması: Spekülatif Varlık mı, Uzun Vadeli Yatırım mı?
SEC tarafından kayıtlı danışman Two Prime’ın yönetici ortağı Alexander Blume, Bitcoin yatırımcılarının coinin spekülatif bir varlık mı yoksa daha uzun vadeli bir yatırım mı olduğu konusunda kararsız kaldığına inanıyor.
Blume yakın zamanda yaptığı bir röportajda, “Son jeopolitik çalkantının ortasında, spekülatörlerin ve kaldıraçlı traderların riski masadan kaldırması mantıklı. Aynı zamanda, yeni uzun vadeli yatırımcılar düşüşü satın alıyor,” dedi. “Şu anda bu grupların bir denge noktasında olmamız oldukça doğru görünüyor.”
Bitcoin’in Nisan başındaki 75.000 dolardan altı haneli rakamlara yükselişini tanımlayan birikim modelleri zayıfladı. Jarvis Labs kurucu ortağı Benjamin Lilly, bunu sermaye açısından verimli stratejilere olan tercihe bağlıyor.
